Paul Denning: “Toprak’ın gerçekten çok ama çok eşsiz bir sürüş stili var”
Red Bull sporcusu Toprak Razgatlıoğlu, Pata Yamaha takımıyla Superbike macerasına başarıyla devam ediyor. Takım patronu Paul Denning’le yöneticilik, başarılar ve Toprak üzerine değerlendirmeleri şöyle:
Red Bull Sporcusu Toprak Razgatlıoğlu, Pata Yamaha takımıyla Superbike macerasına başarıyla devam ediyor. Takım patronu Paul Denning, motosiklet tutkunu bir aileden geliyor. Uzun yıllardır bir yandan İngiltere’nin güneyinde Japon motosikletleri için distribütörlük yapan bir aile şirketini yönetiyor. Diğer taraftan ise motosiklet sporunun en üst seviyesinde yöneticilik yapıyor.
Toprak’ın da bir parçası olduğu KNN54 ekibini anlatan KNN54 Riders belgeseli Red Bull TV’de yayında! İzlemek için: redbull.com/knn54riders
90’ların ortalarında pistlerde bizzat yarışan Denning, daha sonra British Superbike organizasyonunda takım sahipliği ve yöneticiliği yaptı. 2000’lerin ortalarında MotoGP’de Suzuki takımında görev alırken, altı yılın ardından önce Suzuki’nin Superbike takımına sonra geçti, sonra ise Yamaha saflarına katıldı.
2020 sezonundan bu yana Red Bull sporcusu Toprak Razgatlıoğlu ile çalışan Denning’e yöneticilik, başarılar ve Toprak üzerine değerlendirmelerini aşağıda okuyucularımıza sunuyoruz.
Uzun yıllardır motosiklet yarışları dünyasındasınız ve çok fazla yöneticilik deneyiminiz var. Ekip yönetiminin sizin için en zor yanları neler?
Bu çok geniş bir soru. Bunun basit ve doğrudan bir cevabı yok. Bu hem bireylere hem de çalıştığınız ekibin yapısına bağlı. Yani mesela tamamı finanse edilen, bir Japon fabrika takımı olan Yamaha Factory MotoGP takımında çok daha geniş bir yönetim yapısı söz konusu.
World Superbike’ta bizim boyutumuzdaki bir organizasyon için ise durum farklı. Buradaki yönetim görevi çok yönlü. Ticari sorunları yönetmek, sahip olduğumuz çalışan grubu içindeki zorlukları yönetmek hepsi bizim sorumluluğumuz altında. Biz, küçük ve orta ölçekli bir işletme gibiyiz, ticari ortaklarımız açısından performansımız yıl boyunca her iki veya üç haftada bir elde ettiğimiz sonuçlarla ölçülüyor.
Mekanik bir sporda, bir veya iki sporcunun performansından sorumlu olmanın en zor yanı mekanik sorunlar yaşadığınızda ya da sürücünün performansını tehlikeye atan hazırlık sorunu yaşadığınızda ortaya çıkıyor. Çünkü günün sonunda herkes, her bir üye, başarılı olmak için çok fazla çaba harcıyor.
Sizce bir motor sporları takımının başarılı olması için kilit unsurlar nelerdir?
Zaman ve deneyim muhtemelen ilk sırada geliyor. Tutku dolu, coşku dolu bir projeye gireceğinizi biliyorsunuz. Ancak teknik anlamda gelişim için zaman yoksa ve insanlar yeterince deneyimli değilse o zaman işler zorlaşıyor. Bütçeye de ihtiyacınız var.
Bilirsiniz eski bir söz vardır ve hala doğrudur: “Hız, paraya mal olur.” Asıl soru ne kadar hızlı gitmek istediğiniz. Yani en öndeki yarışçılar kadar hızlı gitmek istiyorsanız, kaynak açısından onlara yetişmeye çalışmalısınız. Teknik kaynaklar, ekip, yapı ve organizasyon son derece önemlidir.
Başarılı olmak için bir temele de sahip olmanız gerekir. Deneyimi doğrudan satın alıp hemen rekabetçi olmayı bekleyemezsiniz. Tüm bu bileşenler yerine getirildikten sonra bile, kendi performansının zirvesinde olan ve ona verebileceklerinizi alıp maksimumda kullanabilen bir sporcuya ihtiyaç duyarsınız.
Lewis Hamilton’ın ve Max Verstappen’in takım arkadaşlarına göre daha öne çıktığını görüyoruz. Casey Stoner veya Valentino Rossi de öyleydi. Her zaman istediklerini almayı başaran ve beklentilerden çok daha fazlasını yapan sporcular oldular. Biz de şu anda bunu yapabilen sporculardan birine sahip olduğumuz için çok şanslıyız.
90’larda siz de pistlerde yer aldınız. Bir sürücü olarak deneyim sahibi olmanız yöneticilik kariyerinizde ne tür bir avantaj sağlıyor?
Dürüst olmak gerekirse, bunun çok büyük bir fark yarattığını düşünmüyorum. Ama bazen sürücü mühendislere bir şeyler anlatmak için mücadele ederken veya onlara sürüş hissini ya da nelerin onu engellediğini ifade etmeye çalışırken yardımcı oluyor.
Bazen zihniniz sürücünün ne söylemeye çalıştığını ve ne hissettiğini kendiliğinden anlıyor çünkü o hissi biliyorsunuz. Bence bu tecrübe sürücünün neler yaşadığını biraz daha anlamaya yardımcı olabiliyor.
Ama örneğin, bizim takımımızda bir tarafta Toprak’ın ekip şefi Phil var, bildiğim kadarıyla hiç motosiklet yarışı yapmamış. Öte yandan, iki kez dünya şampiyonu olan ve Locatelli’yle ilgilenen Andrew Pitt var. İkisi de tamamen farklı geçmişlere sahip ve süper yüksek bir seviyede işlerini yapabiliyorlar. Yani bu deneyime sahip olmak şart değil.
Bir takım patronunun bakış açısından, motosikletin performansını geliştirmek mi yoksa yetenekli bir sürücüyü keşfetmek mi daha zor?
Sürücüyü keşfetmenin daha zor olduğunu söyleyebilirim. Motosikleti açısından değerlendirme yaparsak, eğer bir şey 10 kiloysa ve siz onun 8 kilo olmasını istiyorsanız bu bir mühendislik problemidir ve hedefler çok nettir. İyi bir ekip ve iyi bir mühendis grubuyla, daha fazla güç elde etmek için bir motor yapabilir veya motosikleti geliştirmeye yönelik çözümler bulabilirsiniz.
Bugün baktığımızda yöneticilik kariyerimde, pilot seçimleri konusunda çok iyi görünen kararlar da aldım, çok kötü görünen kararlar da. Yaptığımız bütün seçimler o anın şartlarında, sahip olduğumuz bilgiler dahilinde doğru kararlardı.
Örneğin MotoGP’de çalıştığım yıllarda, Casey Stoner’ın 2000’lerin ortalarında LCR Honda ile MotoGP sınıfına yeni katıldığı dönemdi. Çok fazla kaza yapıyordu ama hızı inanılmazdı. O zamanlar, Japon meslektaşlarımla “Bu çocuğu takımımıza mutlaka almalıyız” diye konuşuyorduk ancak o fırsatı bir türlü yakalayamadık.
Toprak’ı değerlendirecek olursak 2019’un sonunda sahip olduğumuz sporcu ile 2023 sezonunda motosikletimize binen sürücü arasında çok büyük bir fark var. Tamamen farklı bir seviyeye yükseldi.
Ham yeteneğe sahip olduğu çok açıktı ama fiziksel hazırlığı, zihinsel sakinliği ve zor durumlarla başa çıkma yeteneği çok gelişti. Toprak’ın üstesinden gelmesinin en zor olduğu şey, kazanamadığı ve motivasyonunu en üst düzeye çıkaramadığı anlardı ancak kendini çok geliştirdi.
Bir sürücünün bulunduğu seviyeden en üst seviyeye çıkıp çıkamayacağını anlamak kolay değil. Toprak söz konusu olduğunda, bütün kredinin Yamaha’dan Andrea Dosoli’ye ait olduğunu söylemeliyim.
Gerçekten bu yoldan gitmemiz gerektiğine eminim diyen kişi oydu, ben değildim. Çünkü zaten Alex Lowes ve Michael Van der Mark gibi çok iyi iki sürücümüz vardı. Ancak o noktada Toprak’ın başka bir takımda başka bir düzeye çıkabileceğini algıladık ve doğru bir tahminde bulunduk.
Toprak ile ilk tanışma hikayeniz nedir? Yeteneğini ilk keşfettiğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?
Yarışlarda oradaysanız, her zaman çok gösterişli ve çok hızlı bir sürücü olduğunu zaten bilirsiniz. 2019’da, Magny-Cours’da, Puccetti ile yarışırken son sıralardan başlayıp zirveye tırmandı ve yarışı kazandı.
Elbette dünyanın en iyi Superbike sürücülerine karşı yarıştı ve bu kesinlikle göze çarpan bir andı. Toprak da o yarışı hala en iyi performansı olarak hatırlıyor. Şimdi, Dünya Şampiyonasını kazandıktan sonra bile, ona en iyi yarışın hangisi diye sorsan, bence yine de bunu söylerdi.
İlk tanıştığımızda gerçekten sessiz, alçakgönüllü, iyi bir çocuktu ama biraz dağınıktı. Ekipmanlarının nerede olduğunu falan bilmezdi. Hatta rakip takımların kamyonlarında başka bir sürücünün vizörünü almaya çalıştığımızı hatırlıyorum. Aslında bu durum pek değişmedi. Sadece şimdi onu daha iyi anlıyoruz ve daha planlı olmaya çalışıyoruz.
Birlikte bazı zorlu anlar yaşadık. Tabii ki bu çok normal. Ama geçiş sürecinde gerçekten neye ihtiyacı olduğunu anladığımızı düşünüyorum. Ondan en iyi şekilde yararlanabileceğimiz bir tür yönetim tarzına ulaşmamız zaman aldı.
2020’nin ilk yarısı onun için çok kolay olmadı ve dürüst olmak gerekirse biz bunu gerçekten fark edemedik veya anlamadık. Ancak 2020’nin sonuna doğru hem sonuçlar ve performans hem de anlayış açısından büyük bir adım attık, bu da bize 2021 için iyi bir temel sağladı.
Toprak, uzun bir aradan sonra şampiyonluğu Yamaha’ya getirdiğinde neler hissettiniz?
2021 sezonu, en heyecan verici sezonlardan biriydi. Tüm yıl boyunca inanılmaz mücadeleler, inişler ve çıkışlar yaşadık. Bazı aşamalarda zor olacak gibi görünüyordu. Evet, ekibimiz için duygusal bir dönemdi. Biliyorsunuz, 2009’dan beri Yamaha için ilk Dünya Superbike unvanıydı.
Toprak kadar rekabetçi bir sürücünüz, iyi bir motosikletiniz ve iyi bir takımınız olduğunda, elbette kazanmanın sevincini yaşıyorsunuz ama asıl hissettiğiniz şey her şeyi mahvetmemiş olmanın getirdiği rahatlama oluyor.
Mandalika’da hava koşulları nedeniyle zorlu bir son yarış onu bekliyordu. O doğru şeyleri yaptı ve yarışın keyfini çıkardı. Bu da işi bitirmek için yeterliydi. 2022 yine inanılmaz bir yıldı ama sonunda kazanamadık. Yine de sonuçlar ve performanslar açısından bir dünya şampiyonunun sezonuydu diyebilirim.
14 veya 13 yarış kazandı. 14 sanırım. Normalde böyle bir sezonda dünya şampiyonu olursunuz. Ama ne yazık ki kırmızı motorlu rakibimiz de aşağı yukarı mükemmel bir sezon geçirdi ve bir adım önde bitirdi.
Superbike’ta güçlü rakipleriniz var. Yarışmanın takım gelişiminizi ve binicilerin gelişimini nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
Rekabetin seviyesi, herkesi gelişmeye iten temel unsurlardan biridir. Bautista ve Ducati’nin bir paket olarak 2022’deki seviyesi, belki de son yıllarda gördüğümüz en büyük bir ileri adımdı ve mükemmel bir sezon geçirdiler.
Tüm yıl boyunca sadece bir yarışta, bir hata yaptılar. 36 yarışı düşününce etkileyici bir istatistik olduğunu söyleyebiliriz. Toprak’ın kazanmak için yeterince şey yaptığını hissettiğimiz bazı yarışlarda rekabet etmeyi oldukça zorlaştıran teknik bir avantaj olduğuna şüphe yoktu.
Dünya Şampiyonası kazanmamız için oradaydı, ama dediğim gibi, aradaki fark biraz fazlaydı. Her sıralama seansında, en hızlı tur ve yarış sürelerinde, 2021’den daha iyiydik. Ölçülebilir her faktörde Toprak, 2022’de daha iyiydi, motosiklet 2022’de daha iyiydi, hız da 22’de daha iyiydi ama sonunda şampiyonluğu kazanmak için yeterli değildi.
Toprak’ın potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bir Superbike efsanesi mi olacak yoksa MotoGP’ye geçip orada yeni başarılar mı elde edecek?
Onun potansiyeli, neyi başarmak istiyorsa o. O da o çocuklardan biri: Olağanüstü yetenekli, istediği her şeyi başarabilecek güçte. Eğer bugün WRC’de yarışmaya karar verse, bir yıl içerisinde iddialı olabilecek bir yarışçılık yeteneğine sahip. Artık yeteneğini sıkı çalışma ile işine karşı daha deneyimli ve akıllı bir yaklaşımla birleştirmeyi başarmış bir pilot.
Bencil bir bakış açısıyla, onun bir Superbike efsanesi olmak istediğine karar vermesini ve belki de Jonathan’ın 6 şampiyonluk rekoruna göz dikmesini çok isterim. Hem pistte olmanın hem de hayatın tadını çıkarmanın dengeli bir yolunu bulmuş durumda, çünkü World Superbike takvimi buna izin veriyor.
MotoGP şimdi 21 yarıştan oluşuyor ve testlerle birlikte sadece takımlar için değil aynı zamanda sürücüler için de oldukça zorlayıcı bir duruma geliyor. Ama motosiklet sporunun zirvesi olduğu da bir gerçek.
Orada da başarılı olabilecek potansiyele sahip ve bunu defalarca kanıtladı. Sanırım Toprak’ın karar verirken en çok zorlanacağı şey şu olacak: MotoGP’de daha fazla para kazanabilir ama bence Toprak her şeyden çok yarış kazanmakla motive oluyor ve bunun yanı sıra hayatından keyif almayı, arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi, normal bir insan olmayı da çok seviyor.
Bugün MotoGP motosikletlerindeki teknik ilerlemeler, organizasyonu gitgide teknolojik bir yarışa çevirdi. Bu nedenle eğer motosiklet bir bütün olarak doğru oluşturulmamışsa pilotların fark yaratması çok daha zorlaşıyor.
MotoGP ve Superbike’a bakınca iki tarafın da artıları ve eksileri var. En sonunda elbette bu faktörler bazıları Toprak’ın kararında etken olacak.
2023 sezonu boyunca onu nelerin beklediğini görme fırsatı olacak. Benim kesinlikle garanti edebileceğim şey ise şu: Yamaha, onu bir Yamaha sürücüsü olarak tutmak için her türlü çabayı gösterecek.
Toprak’ı diğer sürücülerden ayıran bir fark söyleseydiniz, bu ne olurdu?
Uyum sağlama yeteneği. Her duruma uyum sağlayabiliyor: Pistteki değişen koşullara, motosiklette yaşanan bir soruna… Motosiklette bir sorun olsa dahi, Toprak’ın hız kaybetmeyeceğini bilirsiniz. Belki bir ya da iki tur bocalayabilir ama sonra ne yapacağını anlayıp tekrar gerekli hıza kavuşur. Bu inanılmaz bir beceri.
Öte yandan gelişimini sürdürdükçe, şunu da öğrendi ki her zaman uyum sağlamak doğru bir şey değil. Çünkü sürekli uyum sağlamak ve problemlerin etrafından dolaşmak motosikleti geliştirmek için elverişli bir yöntem değil. Bu denge sayesinde çok daha iyi bir test pilotu haline geldi. Böylece motosikletin gelişimine çok daha fazla katkısı oluyor.
Özel bir yeteneğe sahip olduğu diğer bir alan ise frenaj kabiliyeti ve viraj becerisi. Herhangi bir sürücü için onun yaptığını yapabilmek oldukça zor. Rakipleri için de oldukça sinir bozucu olmalı.
Toprak’ın sürüş stilini benzettiğiniz başka bir yarışçı var mı?
Motosikletle oynama yeteneği, virajlarda ön tekerleği kilitleme ve çok büyük bir açıyla virajlarda yatarken tamamen bir rahatlık içinde olma becerisi hem de sadece ön tekeri yere temas ederken… Oldukça benzersiz. Daha önce düzenli olarak bu stilde yarışan bir sürücü gördüğümü hatırlamıyorum dedi.